GAMBRİON DÖNEMİ
Gambrion döneminde ise Kınık’ın merkezi günümüzde Bodrumbaşı mahallesinin üst tarafında
bulunan Kuşkaya mevkiindeydi.Yerleşim yeri hem ovaya hakim hem de güvenliydi.Osmanlı
Döneminde de yerleşim özellikle bu alana kurulmuştu,zaman içerisindeki nüfus artışı Kınık’taki
yerleşimi ovaya doğru kaydırmıştır.Perslilerin kurduğu Satraplık’tan sonra M.Ö.334
yılında Büyük İskender’in bu bölgeye gelmesi ve Helenistik dönemin başlamasıyla Kınık
yerleşim açısından önemli gelişmeler sağladı.Bergama Krallığının Kınık’ın
gelişmesi üzerindeki etkisini göz ardı etmemek gerekir.Kınık Karadere Köyündeki görkemli Kybele (Sibel
Tapınağı) Tapınağının yapımını Bergama Kralı Philetairos’a (M.Ö.281-263)
borçludur.Bergama Heykel Okulunda yetişen bir çok genç sanatçının Kınık’ta yaptığı
eserler günümüze kadar ulaşamasa da bölgemize önemli katkıları olmuştur.Günümüzde bir tanesi ayakta kalan
Hasar bölgesindeki su kemeri yine o dönemlerde yapılmıştır.Kınık’ın Palea-Gambrion’u
içinde barındırdığını söylemek yanlış olmaz.Gambrion kenti her ne kadar Poyracık’ın
üstündeki tepelerde kurulmuş olsa da daha sonra genişleyerek bu günkü futbol sahası ve yeni kurulan sanayi
sitesini de içine alacak şekilde yayılma göstermiştir.
Gambrion
kenti sırtını yasladığı Yunt dağlarından elde edilen kömür ve demir madenleri sayesinde
maden işçiliğini geliştirmişti.Bu gün Yayla köy olarak bildiğimiz yer civarından kömür,Kocaömer
köyü civarından gümüş çıkarılıyordu.Madenleri iyi bir şekilde değerlendiren Gambrion’lular
ürettikleri ürünleri dışarıya pazarlıyorlardı.Gambrion da altın işçiliği de ileri
bir düzeye gitmişti,altın madeninin Kalarga (Bergama-Dikili yol çatısındaki tepe) veya daha yakın
bir altın madeninden elde edildiği bir gerçektir.Bu madenler önceleri Lydia krallığı tarafından
işletiliyordu.Perslilerin bölgeyi işgal etmesinden sonra madenler Perslilerin eline geçmiştir.Persliler uzunca
bir süre bu bölgede kalmışlar ve bir satraplık kurmuşlardır.Eratrai (çeşme) tiranı Gonglyus
Pers kralının soyundan bir kadınla evlenince Gambrion ve Palae-Gambrion Gonglyus’a damatlık hediyesi
olarak verildi.Bu olaydan sonra Gambrion damat yeri olarak isim değiştirdi.Gambrion’un asıl adı
Cambre veya Kandaura idi.Perslilerin güdümünden kurtulmak için Gambrion halkı daha sonraları Spartalıların
safına geçmişlerdir.Gambrion şehri ilk elektron sikkeleri (altın-gümüş karışımı
madeni para) M.Ö. 400 yıllarında basmışlardır.İlk basılan elektron sikkeler Gambrion’un
zenginliğini ve maden işçiliğindeki ilerlemenin boyutlarını bize göstermesi açısından önemlidir.Daha
sonraları gümüş,bronz ve bakır sikke basımına gidilmiştir.Gambrion zenginliğini sadece
ticaretle sağlamıyordu.Bölgenin toprakları dünyanın en verimli ovalarından birisi olan Bakırçay
havzasının içindeydi.
GÜRCAN İMERT
Ömer ÖZYİĞİT, On the Dating of the Poyracık (Gambrion) Tomb Finds A tomb found
by villagers in the necropolis of the ancient city of Gambrion was excavated in 1936 by Osman Bayatlı, who was then director
of the Bergama Museum. Numerous pottery and terracottas were retrieved from the tomb. These finds were first published by
O. Deubner. Through a bronze Pergamene coin obtained from the tomb Deubner dated all the finds to the mid-second cent. B.C.
Later the terracottas were again studied by E. Töpperwein. He dates the tomb's terracottas to a period extending from the
middle of the 2nd cent. B.C. to the first half of the 1st cent. B.C. As a result of studies done by us in the light of excavations
carried out in the valley of the Kestel stream east of the Pergamon acropolis, that is, in the area where the potteries of
Pergamon were located, three separate burials were identified in the Poyracık tomb. The first one was dated to around
210-200 B.C. , the second to around 140 B.C. , and the third burial to the beginning of the 2nd cent. A.D., that is, to the
reign of Trajan. The terracottas belonging to the 3rd burial belong to the period of Diphilos. This study also brought a new
chronological dimension to the period of Diphilos, which was the last brilliant phase of coroplastic art. It was shown that
the Diphilos workshop did not work for so long a period as 100 years, but that it was productive much later, in the Roman
Imperial period, from the end of the 1st cent. A.D. to within the first quarter of the 2nd cent. B.C.
|